Mühendisbilir'i Instagramdan takip ediyor musunuz?

Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Çiğneme ya da Nefes Alma Sesine Neden Katlanamadıklarını Keşfetti

Newcastle Üniversitesi’nden bilim insanları, yayınladıkları araştırmada misfonyanın (sesten nefret etme) arkasındaki nedeni keşfettiklerini açıkladı. Buna göre bu durumdan muzdarip olan kişilerin işitsel ve motor beyin bölgeleri arasında anormal bir iletişim bulunuyor.

Çiğneme, şapırdama veya yüksek sesle nefes alma gibi seslerden rahatsız oluyorsanız, yalnız değilsiniz. Dünya üzerinde pek çok insan bu durumdan şikâyetçi. İnsani olarak üretilen bu seslerden rahatsız olma durumu da geçtiğimiz günlerde Newcastle Üniversitesi’ndeki bilim insanları tarafından ele alındı ve araştırıldı.

Bilimde misfonya olarak tanımlanan, halen fizyolojik mi yoksa psikolojik bir rahatsızlık olduğuna dair tartışmalara ev sahipliği yapan bu durum, yoğun fiziksel veya duygusal tepkileri tetikleyebiliyor. Yeni yapılan çalışmada da bilim insanları, bu durumdan muzdarip olan kişilerin beyinlerinin işitsel korteksleri ile ağız, boğaz ve yüzle ilgili motor kontrol alanları arasında daha duyarlı bağlantıya sahip olduğunu keşfetti.

Beyinle bağlantısı ilk kez tespit edildi:

çiğneme sesi

Journal of Neuroscience dergisinde yayınlanan araştırmanın başındaki isim olan Doktor Sukhbinder Kumar, bulgularının misfonili insanlar için işitsel ve motor beyin bölgeleri arasında anormal bir iletişim olduğunu gösterdiğini ifade etti. Kumar, bunun ‘aşırı duyarlılaştırılmış bir bağlantı’ olarak tanımlanabileceğini söyledi. Misfonya için beyinde ilk kez böyle bir bağlantı tespit edildi.

Kumar, elde edilen bu bilginin misfoniden muzdarip insanlar için yeni tedaviler geliştirilebileceğini aktardı. Bununla birlikte bu insanlara sesi oluşturan eylemi taklit ederek semptomlarını azaltabileceklerini, bunun da kontrol hissini yeniden kazanmaya yardımcı olabileceğini ekledi.

Misfonili kişiler için tetikleyici genellikle sözlü seslerdir. Sesi duyan kişi, hafif bir tiksintiden endişe ve paniğe veya kaçma dürtüsüne kadar yoğun duygular yaşayabilir. Dünya üzerinde insanların yaklaşık %6 ila %20’sinin bu durumdan etkilendiği düşünülüyor ve bu durum, daha çok kızlarda olmak üzere ilk olarak 12 yaş civarında ortaya çıkıyor.

Alıntıdır bknz: Webtekno