Mühendislikte Kadın Olmak

Merhaba arkadaşlar,

Tercih dönemlerinde ve mühendislik okumakta olacak tüm kadın arkadaşlarımız ister istemez aile, akraba ve arkadaş çevresinden tepki almış, dalga geçilmiş ve bu bölümü tereddütle seçmiş olduğunu az çok hepimiz biliyoruz.

Tabii ki de tam destek olarak seçip başlayanlarda var ama konumuz tepki alanların ve zorluk yaşamamıza rağmen bu yolda ilerlemeye devam etmemizdir. Bizler bizden öncekilerden örnek alıp umutlu bir şekilde yola devam edip bizden sonraki herkese umut olmamız gerekiyor.

Kadının her yerde hak ettiği değeri görmesini hepimiz isteriz. Çünkü hak etmediklerimizi yaşamak ve yaşatılmasını istemiyoruz.

Mühendisliği erkek mesleği olarak yansıtılmasını, kas gücüne bağlanmasının yanlış olduğunu beyin gücümüzle ispat etmeye çalışıp inat edenlerdeniz.

Bizler tüm zorluklara, küçümsemelere ve bizleri tiye alıp hiç inanmayan herkese yanlış düşündüklerini hatırlatmak ve işimizi layıkıyla yaptığımızı göstermek için varız.

Sen ya da O, bizler birlikte varız. Birbirimize verdiğimiz destekler ile ileriye doğru bakıp yükselebiliriz. Biz kadınlar cinsiyet ayrımı yapmadan fark yaratmadan sadece hak ettiğimiz değerleri görmek istiyoruz. Bizlerinde dahil olduğu birlikte başardığımız yarınları emin adımlarla atmak istiyoruz.

Türkiye’de kadın mühendis oranları pek çok ülkeye göre yüksek olsa da, sayısal veriler toplumsal cinsiyet temelli niteliksel bilgileri yansıtmamaktadır. Türkiye’deki kadın mühendislerin üniversite ve çalışma hayatında; toplumsal cinsiyet temelli beklentiler, şakalar, iş ilanları, görmezlikten gelinme, toplumsal ağlardan dışlanma ile karşı karşıya geldiklerini gözlemlenmektedir (Pehlivanlı-Kadayıfçı, 2017). Kadın mühendislerin, sanayinin saha görevi gerektiren ve mavi yakalı işçilerle yakın çalışma zorunluluğu olan alanlarında varlıkları tartışmaya açıktır. Bununla birlikte genelde profesyonel kadınların ve özelde mühendislerin mesleki çalışmalarının sadece görmezden gelinmediği ama kimi zaman aşırı görünür olduğu, dışlanmanın sadece yatay ve dikey ayrımcılık nedeniyle değil enformal ilişkiler sisteminden de uzak kalmakla yakından ilişkisi olduğu, evlilik ve çocuk sahibi olmanın erkek mühendisler için olduğu gibi bir avantaj değil dezavantaj olduğu bilinmektedir (Bayrakçeken Tüzel, 2004).Yapılan çalışmalar, kadın mühendislerin mesleki eğitimin çeşitli basamaklarında ve çalışma hayatında, toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikler ve dışlanmayla karşı karşıya kaldıklarını ortaya koymaktadır.Kadın mühendisler, iş yaşamında sahadan uzak kalma, dışlanma, ciddiye alınmama, yükselememe gibi engellerle karşılaşmakta ve buna uygun savunma mekanizmaları geliştirmek durumunda kalabilmektedirler. Çalışma yaşamında ortaya çıkan bu tarz zorluklarla baş edebilmek için kadın mühendisler kimi zaman cinsiyet rollerini, cinsiyete ilişkin alışkanlık ve davranışlarını terk etmekte, eril kodları benimseyebilmektedirler. Kadınlar için meslek alanlarına girmek kadar bu alanlarda var olabilmek de erkeklere kıyasla daha çok çaba gerektirmektedir. Bu da onların iş-ev yaşamı dengesini kurmasını zorlaştırmakta, çalışma yaşamında ve özel yaşamlarında bazı fedakârlıkları erkeklere oranla daha fazla yapmaları sonucunu doğurabilmektedir. Toplumsal cinsiyete dayalı kalıp yargılar, kadınların özellikle mühendisliğin belli alanlarında çalışabilecekleri ve farklı çalışma biçimlerine uygun olmadıkları anlayışını geliştirebilmektedir.Mühendislik mesleği seçimi de yine benzer kalıp yargılardan etkilenebilmekte; ancak rol modeller bu kalıp yargıların dönüşmesinde etkili olabilmektedir. Kız öğrencilerin mühendislik mesleğini seçmelerinde sadece akademik başarıları ve kişisel tercihleri değil, aileleri veya çevrelerinde var olan bir rol model de etkilidir. Başarılı kadın mühendislerle karşılaşma, onlar hakkında bilgi sahibi olma ve yakınlarında bir kadın mühendisin bulunması, kız öğrencilerin mühendislik mesleğini seçmelerinde olumlu sonuçlar doğurmaktadır.Mesleğin eril niteliklerle bağdaştırılması özellikle mühendislik alanlarında kadınlara yönelik ayrımcılığın temel nedenlerden biri olarak karşımıza çıkar ve pek çok mühendis kadının yaşam deneyimi içinde yer alır. Uzman mesleklere atfedilen eril niteliklerin yapısal olarak feminen özelliklerle bağdaşmadığı, dolayısıyla meslek alanlarının kadınlara uygun olmadığı iddia edilmektedir. Toplum tarafından eril nitelikler olduğu varsayılan akıl, mantıksallık ve otonomi gibi özelliklerle ilişkilendirilen profesyonel meslekler alanında, kadınların sahip oldukları empati kurma yeteneği, iş birliği ve dayanışmaya dayalı ilişkilenme biçimi, duygusal kapasite ve ilişkisel tavır olumsuz özellikler olarak kabul edilir.Aile içi iş bölümüyle tohumları atılan bu ideolojik ayrım, cinsiyetlerin farklı teknolojik becerileri olduğuna dayanır. Bu anlamda teknolojik beceri fikri kadın ve erkek arasında eşitsizlik yaratır. Bu sebeple, erkeklerin teknik bilgiye haiz olduğu kabul edilir, kadınlar yalnız bu bilginin tüketicileridir (Cockburn, 1985:9). Teknik bilgiye sahip olmak, en azından küçük yaşlardan itibaren aşinalık geliştirmek, erkek çocuklarını kızlardan avantajlı hale getirir. Çocuklar büyürken, toplumsal cinsiyetlerin belirlenmesinde teknoloji ve oyunların büyük rolü vardır. Erkek çocukları babalarının yaptığı işlere benzer oyuncaklarla oynar. Tamir çantaları, arabalar, kamyonlar gibi. Kızlara ise bebekler, oyuncak makyaj malzemeleri, mutfak malzemelerinin minyatürleri alınır. Aile kurumunda teknolojiler toplumsal cinsiyete göre paylaşılır; erkeklere bozup yapabilecekleri oyuncaklar alınır, kız çocukları yapımdan ziyade tüketime yönelik yetiştirilir. Bu yönlendirme, ileride çocukların meslek seçimlerinden hayata bakış açılarına kadar pek çok alanı etkiler (Cockburn, 1985; 1993; 2009).)Sert/yumuşak ayrımının toplumsal cinsiyetleri uygun dallara ayırmasından başka bir işlevi de söz konusu işin değerinin belirlemesidir. Mühendislik özelinde ele alınırsa, sert işler teknik beceri gerektiren, risk içeren, bedensel kuvvete dayalı, matematiksel bilginin kullanıldığı teknik işlerdir. Örneğin, üretim alanında çalışan mühendislerin işi sert iş sayılırken, satış veya kalite alanlarında çalışan mühendislerin işi yumuşak sayılmaktadır. Bu durum, mühendislik işi içinde işin tabiatı bakımından bir hiyerarşi oluşturmaktadır. Tahmin edilebileceği gibi, erkekler üretim, AR-GE gibi sert mühendislik işinde yoğunlaştığı için bu alan mühendislik işinin ideal tabiatını oluşturmaktadır. Kadınlar da organizasyon, kalite geliştirme gibi yumuşak işlerde ve ofis ortamlarında yoğunlaşmaktadırlar (Cockburn, 1981; 1983; 1987; 1993; 2009).

Konu ile ilgili detaylı bilgi almak isteyenler için link bırakıyorum.

https://www.google.com/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=&ved=2ahUKEwioz7aW9ZXsAhUHA2MBHcnGBqYQFjAJegQICRAC&url=http%3A%2F%2Fwww.tr.undp.org%2Fcontent%2Fdam%2Fturkey%2FUNDP-TR-TMK-BOOKLET.pdf&usg=AOvVaw1pWPchrSJ2r8atG-YRQPkz

Exit mobile version